Sağlık hizmetlerinde yeni teknolojilerin benimsenmesi hep
arkadan gelmiştir. Bulut bilişim de bunun dışında değil. Sağlık sektörüne Bulut
bilişimin ilk girişine Amerika Birleşik Devletleri önayak oldu. Bunu Avrupa
Birliği izledi. Ancak Avrupa Birliği ozellikle veri güvencesi konusuna takilmiş
durumda. İngiltere ise sağlık hizmetlerinde bulut bilişimi benimsede en cüretli
adımları atan bir ülke oldu.
Sağlık Bulutu şu ana kadar ana hatlarıyla bir Amerikan
fenomeniydi. Medikal ve sağlık kayıtlarına elektronik araçlarla ulaşmayı
benimseyen insentifler burada başrolü oynadılar. Bunların arasında ARRA
(Amerikan Kurtarma ve Yeniden Yatırım Yasası), HİTEC (Ekonomik ve Klinik
Sağlığı Yasası için Sağlık Bilgi Teknolojisi) ve İCD-10 (Tanı kodları)
sayılabilir.
Amerika’ da sağlık bulutunda ilerlemeler labaratuar ve
radyoloji sistemleri, resimle bilgi ve arşivleme sistemleri gibi klinik
uygulamalarda gerçekleşti. Bu alanlarda bulut yazılımlarının güç kazanmasının
nedeni büyük bir hızla büyüyen veriler ve bu verilere anında ulaşımın getirdiği
gereksinimler oldu.
Bu arada Avrupa’da büyük zorluklar yaşandı. Çalışmalar daha
çok Bulut bilişim alanında özellikle sınırlar ötesi veri depolamaları,
veri güvenliğini sağlayacak yasaların hazırlanması vbg konularda yoğunlaştı.
İşleri zorlaştıran başka konular da bazı bulut sağlayıcılarının verilerin
saklandığı yerleri açık etmemesi, bulut bilişimin kullanılmasındaki karmaşık iş
modelleri oldu.
Avrupa daha çok bu
tür ciddi soruların sorulduğu ve bu sorulara açıklık getirmeye çalişan bir
merkez durumuna geldi. Avrupa Birliği Digital Gündem Başkanı Neelie Kroes, her
Avrupa Birliği yurttaşının ve şirketinin iki noktada kafasının tam açıklığa
kavuşması gerektiğini söyledi: Bunlardan biri, bulut sağlayıcıları tarafından
korunan kişisel verilerin Avrupa Birliği kurallarına uyup uymadığı, diğeri ise
Avrupa Birliği’ nden doğan verileri depolayan ülke hükümetlerinin, veri
koruması ve gizliliği konusunda yeteri kurallara sahip olup olmadığı. Bu
konudaki hassaslıktan ötürü neredeyse Avrupa Birliği’ nin Hindistan’ la yaptığı
Avrupa birliği Hür Ticaret Anlaşması rayından çıkmak üzereydi. Bilindiği gibi
Hindistan dünyanın en büyük Bilgi Teknolojileri dış kaynak sektörü durumda.
Bulut bilişimin veri koruması ve gizliliği yönleri Avrupa Birliği’
nin bu alanda en yakın müttefiki olan Amerika’ yla da arasını açmış durumda. Bu
durum nedeniyle Avrupa Birliği şirketleri Amerika’ da üstlenmiş olan bulut
bilişim sağlayıcılarını kullanmaktan çekiniyorlar. Buradaki en önemli
sorunlardan biri Amerika’ daki Patriot
Act-Yertseverlik Yasası. Bu yasa, Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik
mensuplarına Avrupalıların verilerine erişme hakkı tanıyor.
Bu türden engellemeler geçmişte başka alanlarda da
görülmüştü. Örneğin hava yolları yolcularının bilgileri bunlardan biri. Ancak
bu konuda Avrupa Birliği, Nisan 2012 yılında ABD’ ye yol verdi. Hatta yalnızca
Amerika’ ya gidip gelen Avrupa havayollarına değil, Avrupa Birliği’ ndeki diğer
havayollarına da yolcu bilgilerini alma izni çıktı.
Bulutta veri gizliliği ve güvenliği ile ilgili sorunlar
üstünde çalışılırken, Avrupa Birliği’ nin Bulut Bilişim yarışında da treni
kaçırmak istemediği ortada.
Avrupa Komisyonu’ nun yayınladığı “Avrupa’ da Bulut Bilişim
Potansiyelinin Ortaya Çıkarılması” konulu bildirgede Bilişim Teknolojileri
sektöründe, Bulut Bilişim sayesinde her yıl 160 bilyon Avro tasarruf
sağlandığı, bunun kişi başına 300 avro civarında olduğu söyleniyor. Buna ek
olarak etkili bir Avrupa Birliği Bulut stratejisinin 2.5 milyon civarında yeni
iş yaratacağı bildiriliyor.
Sonunda Avrupa Birliği Komisyonu şöyle bir öneriyle geldi:
Bulut Bilişim sözleşmeleri, kullanıcı verilerinin fiziksel olarak hangi
lokasyonda tutulduğunu belirtmelidir. Avrupa Parlamentosu’nda tartışmaya
açılmış durumda olan bu öneri, kullanıcı verileri ya Avrupa Ekonomi bölgesi’
nde (yani Avrupa Ekonomik Topluluğu, artı İzlanda, Lihtenstayn ve Norveç) ya da
bu ülkelere eşit gizlilik yasaları olan ülkelerde tutulmalıdır, diyor. Ancak bu
önerinin hiçbir hükmü Bulutu özellikle kapsamıyor çünkü bulut bilişim sınır
tanımıyor. Bu konuyla ilgili olarak da Avrupa Birliği, ortak Bulut bilişim standardlarıni
belirlemek amacıyla Paris’ deki OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü)
ile ve bulut hizmetlerinin sınır ötesi
satın alma kurallarını belirlemek için de Cenevre'deki Dünya Ticaret
Örgütü ile çalışma yapmayı planlıyor.
Avrupa’ da Bulut bilisimin önündeki engellerden biri de Avrupa'nın en büyük ekonomisinde yatıyor. AB
Komisyonu uzmanı Carl-Christian Buhr’ a göre, Alman kuralları, Bulut Bilişimi
kullanmak isteyen şirketlerin önünü kesiyor. Çünkü bu kurallara göre
şirketlerin kendi Bilişim Altyapılarında fiziksel kontrollerinin olması
gerekiyor.
Denklemin diğer ucunda İngiltere var. İngiltere 2012’ nin
ilk aylarından başlayarak Kamu-Bulutu (G-Cloud) olarak adlandırılan bir sistem
geliştirdi. Kamu Bulutu kamu kuruluşlarının bulut altyapısını oluşturuyor. Kamu
kuruluşları hükümetin onay verdiği bulut sağlayıcılarını Bulutmağazası
(Cloudstore) olarak adlandırılan ınternet portalinden seçiyor ve satın alıyor.
Bu listenin içinde dünyaca tanınmış Amazon ve Google gibi bulut bilişim
sağlayıcısı büyük şirketler yok. O güne kadar alışılagelmiş geleneksel
tedarikçilere de yöneticiler direniyor. Ortak kanı, İngiltere’ nin Kamu-Bulutu
projesiyle yeni teknoloji cephesine planlı bir giriş yaptıği.
40.000 civarında İngiliz Sağlık Örgütü’ nu denetleyen
İngiliz Sağlık Kalite Komisyonu, İçerik Yönetim Sistemi yazılımı için
geleneksel sağlayıcılar yerine hükümetin Kamu-Bulutu 2.evre listesinde yer alan
Ixis şirketini seçti. Ixis şirketi hem SaaS “Servis Olarak Yazılım”, hem de
PaaS “Servis olarak Platform” alanlarında başarılı bir bulut bilişim
sağlayıcısı şirket.
İngiltere aynı zamanda Kamu-Bulutu’ nu tek bir büyük paket
halinde değil, 3-6 aylık ihalelerle piyasaya sürüyor. Böylece daha sonraki
ihalelerde ince ayar yapabilmek amaciyle kullanıcı isteklerine ve önerilerine
zaman tanınmış oluyor.
Dünyanın önde gelen Bilgi İletişim yayın organı
“Computerworld” e göre, Bu güne kadar yalnızca 4 milyon İngiliz poundu
harcanmasına rağmen “Kamu-Bulutu projesinin doğru yönde çok büyük bir adım
olduğunu hiçkimse yadsıyamaz”.
Bulut güvenliği konusundaki bütün endişelere ve düzenleyici
çerçevelerin çizilme uğraşılarına rağmen Avrupa Birliği Bulut Bilişimi öne sürme gayreti içinde.
Bulutta sağlık alanında Amerikan şirketlerinin üstünlüğüne karşın Avrupada’ da
Bulutta sağlık çözümlemeleri üstüne araştırmalar teşvik edilmekte. Bu girimleri
desteklemek üzere SUÇRE (Bulut Araştırmaları Çalışma Örgütü)’ nu kuran Avrupa
Birliği, bulutta sağlık hizmetleri üstüne çalışan şirketleri şöyle sıralıyor:
VİSİON Cloud, Midas, CELAR, neuGRİD, KC Class Stratosphere ve Tclouds. SUÇRE’
nin yaptığı araştırmalardaAvrupa’ da sağlıkta bulut sistemleri üstüne önemli
bir araştırma ve durum çalışması mevcut değil. SUÇRE’ nin yazar kadrosu bu
alanda gerekli olan bir çalışmayı 2014 yılında son rapor durumuna getirerek
yayınlayacak.
|
Reaching for the skies: Healthcare and cloud computing
Healthcare has traditionally been a late entrant in adopting new information technology innovation, and the Cloud is no exception. In terms of markets, the US has been a first mover in healthcare Cloud applications. The EU has spent a great deal of time and effort assessing its implications, above all on data privacy. Britain, however, may have taken the most significant steps to begin endorsing use of the Cloud in its healthcare system.
Cloud computing comprises platforms and applications (online operating systems, file and data sharing), as well as infrastructure (Web-based data storage and access). Service providers bill users on the basis of subscriptions or pay-as-you-go. The latter is a key incentive for growing interest in the Cloud, given that it allows businesses to reduce upfront investments and scale up on the basis of real requirements rather than anticipated ones. The Cloud’s use-based pricing model is also cost-effective for occasional spikes in demand (for example, clinical laboratories in flu seasons) rather than supporting redundant IT capacity through the rest of the year.
A utility in the making, the US in the lead
On the supply side, some Cloud computing vendors have developed their own end-to-end offerings. Others procure platforms and applications from third parties, and often outsource their infrastructure. This aggregation is again based on a heterogeneous mix of business models. Overall, the Cloud industry is clearly developing into a utility, like electricity, gas or water.
Healthcare Cloud computing has so far been principally a US phenomenon, driven by incentives and regulations for adopting electronic medical or health records. Topping the list here is ARRA (the American Recovery and Reinvestment Act) and HITECH (the Health Information Technology for Economic and Clinical Health Act), which mandate the adoption of electronic medical and health records. Alongside, regulations for switching over from ICD-9 to ICD-10 diagnostic codes also provide a window for hospitals and health practitioners to assess both the opportunities and challenges in Cloud computing.
The impact of such drivers in the US has been seen in some of the toughest fields of healthcare, and those differing most from generic industry applications for the Cloud – such as payroll processing, billing and cost accounting. Cloud vendors have successfully made headway in clinical applications such as laboratory– and radiology information systems (LIS and RIS) as well as picture information and archiving systems (PACS). In each of these, rapidly escalating volumes of data coupled to requirements for real-time access have strengthened the case for the Cloud at an especially opportune moment – just as federal funds have flowed in for implementing electronic records.> READ MORE
|